20 Ocak 2014 Pazartesi

Mavi tonlarında Aşk






-| Ve affetmek için hızlı konum,
bir hata yaptığınızda ..
sen öldün uyuyabilirsin,henüz bitmedi ,nedeni  başınızın üzerinden alın.
yalnız olanlar dolaşmak nerede?
bedenim mavi.
biraz inanç ver,
kendinizi bulmak için karanlıkta kaybolmak..

/ fakat karşılıklı aşklarından emin olan var, en büyük mutluluğa bu aşkın yaşanmasıyla ulaşacaklarını ümit eden kişilerin, nasıl olup da böyle aşırı yollara sapmaktan geri durmadıklarını ve bu uğurda her türden sıkıntı ve zorluğa katlanmaktansa kendi hayatlarıyla beraber tasavvur edebileceklerini, başka her türden mutluluktan daha büyük olan bir mutluluktan vazgeçmeyi tercih ettikleri konusu, benim için hala anlaşılmazlığını koruyor.
 |ne var ki kimse yoktu onların öldüğü ölümü bilen.
Aşk ortaya çıkan bir iç ürpertisiydi. Ne içindir bütün bu gürültü ve karmaşa?
 böylesine önemsiz bir oyun, neden bu kadar önemli bir role soyunuyor ve insanın son derece iyi bir biçimde düzenlenmiş yaşamına, neden durmamacasına karmaşa ve rahatsızlık sokuyor.
Bilmediklerimiz, bilemeyeceklerimiz kadar çok. Tanrı' nın hala Tanrıtanımaz bir anarşist olduğunu düşünüyorum. Ve insan'ın da çamurdan üretilmiş bir maymun olduğunu. İkisi bir araya geldiğinde mutlu bir son beklemek zor.*
                                               
 Sizin insanlık tarihi dediğiniz şey, benim kaçış planımın başlangıcına dayanıyor.
Sevilmeye lüzum yok. Affedilmeye lüzum yok. Benim defolup gitmem lazım buradan.

  /Çünkü duygular, insan' ın yalnızlığını reddedişiyle başlar.
Ve hipopotamlar tanklarında yaşlandılar.




210114/A.Schopenhauer-H.Günday alıntılı |ec.

3 Ocak 2014 Cuma

purguatry



  |- Dengesiz arzular, insanları perişan eden felaketlerin kaynağıdır.
İşsiz adamların işidir aşk. Ama beni beğenenlerden hiç birisinde benimle ava çıkacak kadar cesaret yok.
                                    ' diyojen.
    /belkide sadece bu beni üzüyor;
Kim olduğunu bilmemek.
Benimle savaşma çünkü kazanırsan,kaybedersin.*
' ilişkimizin gerçekliğini kanıtlayacak cümleler mi okumak istiyorsun?
  Bu konuda cömert olmayacağım.
Düşünmemeye çalış,sadece oku. Sayesinde var olduğumuz zamanın seni taşımasına izin ver çünkü, hiç bir şey içini tıka basa doldurmuş bir kadından daha ciddi değildir.
        *o hayal edemediği her şeyden kaçardı,korkardi.
Haklıydı çünkü daima hissettiği yalnızlığın doruğunda oturuyordu. Bazen aydınlandığını,bazen de karardığını sandın,ancak hangisinin sen olduğuna karar veremedin. Ne kötüsün ne de iyiydin. Anlayabiliyordu,bizi anımsıyor;neden ve sonuçları eleştirebiliyordu. Çünkü yalnızdi! Yalnızken normaldi,baskının olmadığı yer ve zamanda kendisiydi. Baskı insan anlamına geliyordu. Suçladı,herkesi,kendini..
Bedeninde ve ruhunda bu kadar delik olduğu için, ve o deliklerden başkalarının düşüncelerinin geçebileceği genişlikte olduğu için. Yirmi sekiz yaşına kadar eksik büyümüştü. Diğer insanların gündelik çözümleri,gerekli anda devreye sokma yetenekleri onu daima büyülüyordu. Çünkü kendisi hayatı yayvan yaşamayı bir o kadar benimsemişti ve geç surette yapıyordu. Kendisinden istenilen su için,hangi bardak olduğunu dakikalarca düşünür,bardaği seçse bile suyu, ılık mı,soğuk mu tercih edeceğini dakikalar ve dakikalara bağlardı. *sahip olduğu bir kişilik ve karar vermes düzeneği yoktu. Kutladın herkesi yirmi sekiz yaşında yalnız kaldığı için,sonra ilk kuralla tanıştın;
                             Aynı zihinde yer alan karşıt düşünceler birbirini yok eder ve ışığa dönüşürler.
  Herhangi bir düşünce,karşıtıyla karşılaşırsa özgün halinden eser kalmaz. Karşıtından mutlaka etkilenir ve değişirmiş. Bu da yok olduğu anlamına gelir. Aynı zihindeki karşıt düşünce baskısına da çelişki denir. Çelişki seni öldürür. Zihnindeki çarpışma o kadar etkili olur ki,ışığı heryeri aydınlatabilir. Oysa çarpışma gerçekleşmeden yapılması gereken üçüncü seçeneği yaratmaktı, ikisinden birini tercih etmek değil. Içindeki düşünceler bataklığında yeteneği gömülene kadar duracaktır. Düşünce düzeneğin görülmemiş bir hızla yayıldı,tanıdığın kuralın ikiye çıktı;
          Herkes ve herşey ışık yayar. Sonuç nedenlerin aydınlattığı noktada, ama seninki nedense sonuçların aydınlattığı noktadaydı.*
   |ve hangi düşüncenin seni nereye götürebildiğini gördün,sınırlı zihninde.
Kimse neyi neden düşündüğünü ve yaptığını senin kadar iyi bilemedi. Bundan zevk aldın. Başka çare aramadın.
*düşüncelerin mükemmel, ancak davranışların kusurluydu.
Davranış daima eksik kaldı. Zamanın hızıda her şeye göre değişti. O gün ne kadar rastlamadığın bana, duygulardan biyolojik farklılıklara, ailelerden dini seçimlere kadar, herşey. Ve duyguları keşfettin.
Istersen ne kadar kıskanç ve güçlü olabildiğini ama sen düşüncenin gerçek kaynağını belirlemede yanılıyordun. Bunlara sahte düşünceler dedin,kaynağı görülenden başka bir yerde olan düşünceler. Dikkat edilmesi gereken arzular. Bir ayrımın farkında olmadın ama. Sahte düşünceler yüzünden acı verici kararlar verdin.
     İkinci kez korktun/
Ve ikinci kararını vermeliydin. Aslında kara düşüncenin hiç bir zaman oraya yerleştirilmediğini anımsamalısın. Davranışına dönüşen düşünceler sadece geçmişe aittir.
   Mesela aile bir olarak doğar ve dağılır.
Bir zamanlar gülerek dövüştüğün kardeşinin evine,telefonla haber vererek gidersin. Bir zamanlar birlikte yıkandığın annenin söz ettiklerinden hiç birşey anlamadığını farkedersin. Uzaklaşmak doğal bunun için üzülme, çünkü etrafa saçılan her aile bireylerinin, her biri kendi ailesini kurmaya gidecek. Bazen yalnızlık, bazen dostluk, bazen de evlilikten ibarettir aileler. Bu yüzden geçmişe özlem duymak sadece zaman kaybıdır. Bütün bu nedenlerden òtürü bir karar vermek zorunda kaldın.
Benzersiz bir karar. Kapandın! Içine,kendi üstüne.
  Önce iradenin, sonra da tesadüfün seçtiği düşünceleri bir merkezde topladın. Bunlara kara düşünce/karamsarlık adını verdin. Her şeyi en kötüsüyle düşünüp,az iyi birşey olduğunda mutlu olmayı kabullendin. Ama felaketin düzeyini kavrayabilmen için kara düşüncenin içinde neler olup bittiğini anlamalıydın. Bir zamanlar sihnindeki her düşüncenin merkez olabilme özelliği varken,sadece kara düşüncelerini uydu haline getirdin sen. Alabileceğin tek önlem duygu merkezleri daraltmak,dolayısıyla çekim alanini yok saymak oldu/beni. Bu yolu seçtin. Olabildiğince az hissetmek,purüzsüz bir düşünce için vazgeçişindi bu. Bunun farkındaydın.
       |animsamalısın,artik biliyorsun.İlışkimizin niteliğini ögrendin.
Zihnine dönmeli ve seçtiğin duygunun kara düşüncen tarafından yutulmamasını engellemelisin. Kendine ve hayatin sana sunduğuna inandığım acıya güven.
        Ve  düşüncelerin,duygularının çekim alanına girdiği anda kırılabilirliğini,unutma.*







4114|ec./Hakan Günday-Azil'den alıntı.